16, 17 ve 18. Yüzyıllarda İstanbul’a Ulaşmak

Burak Karaben
3 min readMar 13, 2022

İstanbul’a ulaşmak… Doğu Roma İmparatorluğu ve Osmanlı İmparatorluğu’na başkentlik yapan bu şehre ulaşmak o dönemde yaşayan insanlar için oldukça önemliydi. Kısıtlı ulaşım imkanlarının mevcut olduğu 19. yüzyıl öncesinde ulaşım çoğunlukla aynı şekillerde sürdürüldüğünden 16. ve 17. yüzyıllardaki birtakım sayıları bin yıl öncesinde de böyleymiş gibi düşünmekte beis görmüyorum. Kaçınılmaz şekilde ulaşımın süresi yolda karşılaşılan tehlikelere ve kişinin maiyetinin büyüklüğüne göre önemli şekilde farklılaşıyordu. Kara yolu tercih edildiğinde haydutlara denk gelmek ne kadar olası ise deniz yolu tercih edildiğinde de korsanlara denk gelmek o kadar olasıydı. “Castaggiare, kıyıdan gitmek,aynı zamanda temkinli bir şekilde gitmek” kelimesi, Braudel’in Akdeniz kitabında (Doğu-Batı Yayınları) belirttiği gibi Venedik Doge’sinin Ferrara dükünü uyarırken söylediği bir kelimeydi. Ogier Ghiselin de Busbecq de Türk Mektupları’nda (İş Bankası Kültür Yayınları) Buda’dan Belgrad’a yapacakları bir kara yolculuğunun 12 gün süreceğinden ve yolda Hajduk saldırısına uğrama tehlikesinden bahseder.

Kişinin maiyeti de ulaşımın süresine etki eden bir diğer önemli etkendi. İstanbul’dan 55 arabalık bagaj, 3 yedek at, altı ve dört atlı birer araba ile yola çıkan İngiliz elçisi Finch, Edirne’ye 9 günde varabilmişti.

Bugün Google Maps Kapalı Çarşı-Edirne Sarayı arasını 242 kilometre olarak göstermektedir. Aralıksız bir yürüyüşle ve saatte 4.84 kilometre yüründüğü varsayıldığında bile bu yolculuk 50 saat sürmektedir. Finch’in hızı saatte yaklaşık 1.33 kilometredir.

Finch İstanbul’a 1676 yılının sonbaharında gelmişti. (İngiltere ve İslam Dünyası 1558–1713 İş Bankası Kültür Yayınları) Bu durumda bir kıyaslama yapmak istedim. Finch’ten 121 yıl önce İstanbul’a gelen Bucbecq’in maiyetindeki kişi sayısını bilmesem de ortalama 360 kilometre olan Buda-Belgrad yolu için 12 günlük bir kara yolculuğunun gerektiğini söylemesinden yola çıkarak o dönemdeki hızın saatte 1.25 kilometre’ye denk geldiğini görürüz. Böylece bu 121 yılda bir elçi ve maiyetinin hızının 240–360 kilometrelik bir mesafe için benzeştiğini söyleyebiliriz.

Elimizdeki bir diğer veri İş Bankası Kültür Yayınları’ndan çıkan Selim Karahasanoğlu’na ait Kadı ve Günlüğü isimli eserde bulunmaktadır. Kitapta yazıldığına göre kadılığa atanan Mustafa Efendi, 8 Ekim 1712 tarihinde Manisa kadısı olarak görevlendirilir ve Bursa-İzmir güzergahını kullanarak 15 günde Manisa’ya varır. 4 Haziran 1718'de Diyarbakır’a atanan Mustafa Efendi, Bolu-Amasya-Tokat-Sivas-Malatya-Ergani güzergahını kullanarak bu yolu 44 günde alır. Google Maps’te aynı güzergahı yazdığımda mesafe 1554 kilometre gözükmektedir. İster istemez Finch ve Busbecq’in yürüme hzı ile kıyasladığım Mustafa Efendi’nin yürüme hızı saatte 1.47 kilometre gibi bir değer çıkmaktadır. Mustafa Efendi’nin maiyeti belli ki daha azdır. Fakat görülmektedir ki değerler yine birbirine oldukça yakındır. Yine aynı kitapta verilen bir örnek yazının girişinde bahsettiğimiz güvenlik meselesi açısından oldukça önemlidir. Bu örneğe göre İzmir kadısı görev mahalline ulaşamadan bir eşkıya saldırısında ölmüştür. Bu bakımdan Sadretinzade Mustafa Efendi oldukça şanslı olmalıdır.

İstanbul’a yolculuğun süresine dair bir başka veri Osmanlı’da Bir Köle Brettenli Michael Heberer’in Anıları (Kitap Yayınevi) kitabında yer almaktadır. Burada Heberer, Mısır ile Konstantinopolis arasındaki mesafenin rüzgar uygunsa on günde alındığından bahseder. Ne yazık ki kendisinin bahsettiği yolculuk hava koşulları yüzünden kırk gün sürmüştü.

Bu yazıya ilişkin sürekli olarak ek yapmayı planlıyorum. Bugünlük pilim bitmek üzere.

resim: https://www.booklooker.de/B%C3%BCcher/Aegyptiaca-Servitus-Wahrhafte-Beschreibung-einer-Dreyj%C3%A4hrigen-Dienstbarkeit-so-zu-Alexandrien-in/id/A02uSYMf01ZZk?zid=ijsd4kvmclaed3plg76aptncg0

--

--

Burak Karaben

Mostly historical contents but sometimes music, web design and diary